Bartın Platformu dün Amasra'da meydana gelen göçük olayıyla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
ÖLEN ÇİNLİ OLUNCA VİCDANLAR SIZLAMIYOR MU?
Bu sabah (01.11.2014) Hattat Holding’e bağlı Hema Enerji’nin Amasra Tarlaağzı’ndaki maden ocağında yeni bir kaza olduğunu öğrendik. Kazada iki işçinin öldüğü, bir işçinin yaralandığı belirtiliyor.
Hattat Holdingin işlettiği Amasra-B taşkömürü sahasında en son 27 Ağustos 2014’de maden işçisi Muhammer Ketim meydana gelen göçükte yaşamını yitirmiş, 19 Eylül 2014’deyse 13’ü Çinli 15 işçi göçükte mahsur kalmış, olayda yaralanan 8 işçiden biri hayatını kaybetmişti. Daha bir avuç kömürün üretilmediği madende, şu ana kadar 11 can kaybı ve 45 yaralanma olayının yaşanmış olması, şirket sahibinin daha önce yaptığı “ben madenci değilim” açıklamasının karşılığı olsa gerek, madencilikten anlamayan birinin madencilik yapmaya kalkması sonucu kaçınılmaz olarak ölümlerin meydana gelebileceğini göstermektedir.
Bartın Platformu olarak; Hattat Holding’e ait Amasra’daki madenlerde iş güvenliğinin hiçe sayıldığını, Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerinin madeni mühürlemesine rağmen, ocakta galeri açma çalışmalarına devam edildiğini, mühürleme kararına uyulmazsa ocakta can kaybına yol açacak kazalar meydana gelebileceğini henüz iki gün önce kamuoyuna duyurmuştuk (30 Ekim 2014’de yaptığımız açıklamayı aşağıda bulabilirsiniz). Soma ve Ermenek gibi toplu ölümler olmasa da, Hattat’a ait Amasra’daki madende her ay ölümcül kazalar olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Medya, hükümet ve kamuoyunun bu kazalara ilgisizliği, ölenlerin çoğunlukla sahipsiz Çinli işçiler olmasından mı kaynaklanmaktadır? Şirket sahibi de Soma kazasından sonra yaptığı açıklamada; “Amasra’daki madenlerde yer altında sadece Çinliler çalışacak, Türk işçiler yer üstündeki işlerde çalışacak” derken bu ilgisizliği mi öngörmüştür?
Bu kazaların gerçekleştiği madenlerin, maden sahipleri ve bir kısım medya tarafından Türkiye’nin en büyük ve güvenli maden ocakları olarak gösterilmeye çalışılması, gerçekten trajikomik bir durumdur. Bu şirketin Amasra’da taşkömürü çıkarmaktan çok, gerçek amacının burada 2640 MW gücünde termik santral kurmak olduğu, şirketin madenleri termik santral yapımında kullanacağı “yerli enerji” argümanı için elinde tuttuğu, Bartın Platformu ve madencilik uzmanlarının yıllardır ortaya koyduğu bir gerçektir. Şirketin Tarlaağzı-Gömü köylerinde yapmak istediği dev liman, bu termik santraller için gereken kömürün yurt dışından getirileceğini kanıtlamaktadır. Yani ölen işçiler kömür çıkarmak için değil, şirketin termik santral yapmak için paravan olarak kullandığı maden işletme gösterisinin kurbanıdır.
Hattat Holding’in Amasra’daki termik santral kurma girişimi sırasında gündeme gelen ÇED raporu başvurusu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından daha önce beş kez geri çevrilmiştir. Buna rağmen şirket aynı yerde termik santral kurmak için tekrar başvurmuş ve bu sefer Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ÇED raporunu olumlu sonuçlandırma eğiliminde olduğu görülmüştür. Ayrıca adı geçen şirket yaptığı madencilik çalışmalarında üretmesi gereken kömürü süresi içinde üretmediği gibi, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ödemesi geren kira bedelini de ödememektedir. Şirketin bu kadar pervasız davranmasının nedeni olarak kamuoyunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından kollandığı hissi uyanmıştır. Halkın gözünde şirketin sayın bakanla ilişkisinin hemşerilik ilişkisiyle sınırlı olmadığı yönünde kanaatler uyanmaktadır. Sayın bakanın bu durumu bir an önce açıklığa kavuşturması gerekmektedir.
Hattat Holding, yöre halkını artık eskisi gibi yanıltamayacaktır. Taşkömürü üretiyorum paravanı altında sürdürdüğü termik santral kurma girişiminden artık vazgeçmelidir. Bunun yanında kendi söyledikleri gibi madenci olmadıkları için madencilik işini de artık bırakmalıdırlar. Amasra-B sahasında bulunan kömürler, geçmişi yüzyıla dayanan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarafından, yani Devlet eliyle üretilmelidir. Devlet işletmelerinin yer altı maden işletmeciliğinde işçi güvenliğini, özel sektöre göre ön planda tuttuğu herkesin bildiği bir gerçektir. Bu nedenle şu an Hattat Holding’in elinde bulunan maden işletmeleri bir an önce, TTK’ya devredilmelidir.
|