4 Şubat 2013 / GÜRHAN SAVGI Amasra’da kömür çıkaracağını taahhüt ederek devletten arazi kiralayan HEMA, bugüne kadar sözünü tutmadı. Şirket, imzaladığı sözleşmenin çok sayıda hükmünü defalarca çiğnemesine rağmen 7 senedir ek süre almayı başarıyor. Hattat Holding’e bağlı HEMA Endüstri AŞ, son 20 senedir tabiî ve tarihî güzelliğiyle turizmde ön plana çıkan, Fatih Sultan Mehmet’in fethetmeye geldiğinde ‘Çeşm-i Cihan (Âlemin gözbebeği)’ dediği Amasra yakınında kömür çıkarmak istiyor. HEMA, gerçekleşmeyen denemelerden sonra 2005’te bölgedeki büyük bir sahayı Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndan (TTK) kiraladı. Anlaşmaya göre şirket, 3 sene içinde kömür üretimine geçecek ve ton başına TTK’ya 7,15 TL kira ödeyecekti. 2025 yılına kadar 56 milyon ton kömür üretilmesini öngören sözleşmeye göre, yıllık artırımlar hariç şirketin TTK’ya vereceği miktar 400 milyon lira olacaktı. HEMA Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hattat, geçen aylarda, yörede tespit ettikleri rezervin 780 milyon tona çıktığını açıkladı. TTK ile yapılan sözleşmede santral şartı olmadığı hâlde şirket taktik bir hareketle ihale şartnamesinin 10. maddesine dayanarak hazırladığını öne sürdüğü ‘ön projede’ çıkarılacak kömürün zenginleştirme yapılmadan termik santralde yakılacağına yer verdi. Hattat’ın bugünlerde bu kozu Ankara’da karar mercilerine karşı kullandığı ifade ediliyor. Yani “Santral izni verilmezse kömürü de çıkarmam.” diyor. Sözleşmede, çıkarılacak kömür miktarı (56 milyon ton), sahadaki mevcut rezervin çok altında gösteriliyor. Bunun sebebi de devlete verilecek ton başı fiyatta ilave indirimler alarak milyonlarca dolar az ödeme yapmak. Çünkü TTK, taahhüt edilen miktarın üzerindeki üretimden ton başına yüzde 10 indirim yapacak. Eğer üretim gerçekleşirse, sözleşmedeki hüküm nedeniyle devlet yüz milyonlarca lira daha az kira bedeli tahsil edecek. Henüz kömür çıkarmayı başaramayan HEMA, aynı sorunu termik santral kurma konusunda da yaşadı. Amasra yakınlarında devasa bir termik santral kurmak için seçtiği yer, zamanın Çevre ve Orman Bakanlığı’nca uygun görülmedi. HEMA, kömür çıkaramayıp santral kuramamasının tamamen kendi dışındaki sebeplerden kaynakladığını öne sürüyor. Kömür sahasıyla ilgili sözleşmeye özenle gizlenen bir madde, şirketin madencilik faaliyetini yürütmemesine gerekçe oluyor. Bu maddeye göre, “Hükümet ve yasal mercilerce alınan ve bu sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesini imkansız kılacak tedbirler” madenin çalışmaması için mazeret teşkil ediyor. Şirket, işte bu maddeye dayanarak defalarca sözleşmenin süresinin uzatılmasını talep etti. TTK bünyesinde firmaya ek süre verilmemesi yönünde raporlar hazırlansa da üst yönetimin tavrı tam aksi oldu. 3 senede 400 metre! Mart 2010’da HEMA’nın Amasra’da kazdığı 700 metrelik üç kuyuya inerek çalışmaları yerinde görmüştük. Geçen günlerde aynı yere tekrar indiğimizde Toprakağzı mevkiindeki kuyuda sadece 400 metre ilerleme olmuştu. Elektrik hatlarının yeterli olmadığı bilinmesine rağmen elektrikli kazı makinesinin tercih edilmesi şirketin büyük hatası. Amasra Kültür ve Turizm Derneği Başkanı İsmail Aktaş, helikopterle yöreye gelen beyaz şapkalı, beyaz takım elbiseli kilolu bir kişinin ziyaretinden sonra yetkililerin projeye ilgisinin arttığını söylüyor. Yöredeki görgü şahitlerinin doğruladığı bu ziyaretten sonra 29 Ağustos 2012’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar da ziyaretçiler kervanına katıldı. İki bakan 710 metrelik kuyuya inerek sembolik olarak kömür çıkardı. Bu noktada kritik soru şu: Gerçekten HEMA’nın hem kömür çıkartmaması hem de termik santral kuramamasında suçlu devlet, sendika ve çevreciler mi? Konuyu takip eden uzman kişilere bakarsanız durum hiç de şirketin iddia ettiği gibi değil. Bartın Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Salih Şanlıözenci, HEMA’nın uluslararası finans kuruluşları ile Yapı Kredi Bankası ve Denizbank’tan kredi temin etme peşinde olduğu, termik santrali kurması hâlinde alım garantisi kozunu kullanarak kısa sürede satacağı görüşünde. Şanlıözenci, Amasra kömür sahasının kiralanmasıyla ilgili anlaşmada imzası olan TTK Genel Müdürü’nün emekli olduktan hemen sonra HEMA’da gayr-i resmî olarak çalıştığını da iddia ediyor. Şanlıözenci, bu kişinin TBMM KİT komisyonuna bilgisine başvurulmak üzere davet edilince mazeret bilgisini HEMA’nın faksından yolladığının ortaya çıktığını anlatıyor. HEMA’nın TTK’dan emekli olan çok sayıda yöneticiyi kadrosuna kattığını söylüyor. Diğer bir iddiası da HEMA’nın ilgili bakanlara ‘Liman yapamazsam projeyi tamamıyla iptal ederim!’ şeklinde rest çekmesi. Salih Şanlıözenci, bu restin altında ithal kömür getirme isteğinin yattığına inanıyor. Hemen belirtelim, limanla ilgili ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) olumlu kararı kısa süre önce çıktı. Bartın Kent Konseyi Başkanı Ayşe Sevtap Uzun, HEMA’nın devleti zarara uğrattığı iddiasıyla çok sayıda dava açtı. Uzun şunları söylüyor: “Sözleşmeye göre şirket 3 sene içinde kömür çıkarmak zorundaydı. Şu an ticari olarak çıkarılmış değil. HEMA’nın, çıkarmayı vadettiği kömür miktarı üzerinden devlete kiralama bedeli ödemesi gerekiyordu. Ödemedi. Sözleşme feshedilmelidir.” HEMA’nın umudu hâlâ Çevre Bakanlığı’nda Şirket, kamuoyunda tartışılan konulardan oluşan sorularımıza 46 günde cevap verebildi. “Araştırmacı gazeteciliğiniz ve sorularınız için teşekkür ederiz.” hitabıyla başlayan yazılı cevap metninde şunlar ifade edildi: “Üretime başlanılamaması konusunda nedenler şunlardır: “Yetersiz sondaj çalışmalarının tamamlanması, orman irtifak tahsisi, enerji tahsisi alınması, TTK yönetim kurulu kararı ile şirketimizin kullanımına sunulan ATİ (Amasra Taşkömürü İşletmesi) kuyusunun sendikanın engellemesi sonucu kullanılamaması, 3 nolu kuyu ve kat galerilerinin pasasının döküm sorunları, yetersiz enerji tahsisi, faaliyetlerimizin ayrıca genişlediği alanlarda irtifak izni alınamaması.” HEMA, madenden kömür çıkarma çalışmalarının yavaş ilerlemesiyle ilgili olarak şunları ifade ediyor: “Yeraltı delme-patlatma ve galeri makineleri ile ilerleme yöntemleri var. Delme-patlatma yöntemi zahmetli ve maliyetli. Yine maalesef ki çalışmalarımız şu an itibarıyla delme-patlatma yöntemiyle ilerlemektedir. Roadheader makinalarımız galeri ilerleme çalışmalarımızda kullanılmak üzere hazır konumda beklemektedir. Çünkü henüz o makineleri çalıştırabilecek enerji hatları tüm taleplerimize ve çalışmalarımıza rağmen bölgeye getirtilememiştir. Şunu da belirtmek isterim ki ilerlemelerimiz kesinlikle az değildir.” Şirket, talebi üzerine verilen ek süreleri de şöyle savundu: “İstenilen ek süreler, Hema Endüstri AŞ’nin sözleşmeden doğan yasal hakkıdır.” HEMA, Amasra’nın yakınındaki Toprakağzı ile ilgili umudunu koruduğunu da şöyle dile getirdi: “ÇED sürecinde ilgili bakanlığın uygun gördüğü alanda (Delikliburun) çok büyük masraflar yapılarak çalışmalar yürütülmüş, projeler yapılmıştır. Ancak seçilen bölge zemin bakımından zayıf görüldüğünden yer değişikliği yapılacağını tahmin ediyoruz.” Çevre düzeni planında bölgenin tarım ve turizme ayrıldığını ve bunun nasıl değiştirileceğini sorduğumuz şirket, sualimize, bu konudaki çalışmaların bakanlıkça yürütülmekte olduğunu belirterek karşılık verdi. Şirketin kömür ithali niyeti olduğu şüphesini uyandıran liman ve santral inşaatıyla ilgili ÇED’lerin ayrı yürütülmesini hatırlattığımız HEMA, bu konuda ise “Mevzuat bu şekildedir.” diyor. Şirket, santralin Amasra turizmine zarar vermeyeceğini savunuyor. Kaynak: Aksiyon.com.tr
|