Termik santral, doğacak her çocuk ile yetişkinlerin akciğer kanseri ve astımla yüzleşmesi, bitki örtüsünün yok olması ve küresel ısınma demektir.
Biliyoruz ki, termik santraller yaşlı dünyamızı biraz daha ihtiyarlatan tesislerdir.
Son yıllarda bazı güçler İlçemize karabasan gibi çöktüler. Amasra'da termik santral kurma oyunları oynanıyor. Amerika'da 100 adet termik santral ihalesi iptal edilmişken, Avrupa'dan sökülüp atılırken; 2640 MW gücündeki antika bir santral, Fatih Sultan Mehmed'in "Lala Lala Çeşm-i Cihan Bura mı Ola" dediği AMASRA'YA bir hançer gibi saplanmak isteniyor.
Tahir Kara Oğuz'un;"İlk önce Amasra ile başlasaydı bu âlem, Takdir-i ilahi bile hatta bozulurdu, Cennet Bahçesi'nden kovulan Hazret'i Âdem, Havva'yı Serendibi'nde değil Amasra'da bulurdu" dizeleriyle anlattığı o "Cihanın Gözbebeği"nden yaşlar akmaya başladı.
Bartın'a adını veren PARTHENİOUS( SULAR İLAHESİ=BARTIN IRMAĞI), asit yağmurlarını taşırken, misafir ettiği balıklarını besleyemeyecek.
DÜNYANIN 100 SICAK NOKTASI"ndan birisi olan, KÜRE DAĞLARI MİLLİ PARKI'nda sıcak yuvalar kuran vaşaklar ve su samurları, birer birer öldürülmüş olacaklar. 1200 yıl yaşındaki ağaçlardan eser kalmayacak. Bu durumda, Sayın Veysel Eroğlu'nun, bu milli park için eski Çevre ve Orman Bakanı Sayın Nami Çağan'a verilen ödülü kendisinden alıp, İngiltere'ye iade etmesi gerekiyor.
Oysa termik santral konusunda iç ve dış hukuk ülkemize para cezaları yağdırmaya başladı. Örneğin Afşin Elbistan'da mahkeme 200 dönüm arazide verim düştüğü için çiftçiye 110.000 TL ödedi. BU KARARI YARGITAY DA ONADI. Çiftçilerin santralle ilgili açtığı 360 dava daha var ve devam ediyor. Avrupa Insan Hakları Mahkemesi, Türkiye'yi, Yatağan halkına 15 bin Euro ödemeye mahkûm etti.
Ülkemiz, henüz Yatağan ve Afşin Elbistan santralarının doğa ve insan üzerinde yarattığı tahribatı onaramamışken 2008 yılı itibarıyla İzmir'e 4, Adana'ya 7, Çankırı'ya 2, Çanakkale'ye 5, Hatay'a 5, Zonguldak'a 6, Sinop'a 4, Sakarya'ya 2, Bolu'ya 1, Balıkesir'e 1, Bartın'a 1, Kocaeli'ye 1, Kütahya'ya 1, Mersin'e 1, Bursa'ya 1, Şırnak'a 1, Tekirdağ'a 1, Manisa'ya 1, Edirne'ye 1 adet santral olmak üzere toplam 46 adet termik santralın kurulması planlanmıştır. Beş ya da altı ilde kurulacak santralı yan yana getirsek güçlerinin Amasra'daki santral kadar etmediğini görüyoruz. Durum böyle olunca, sebep olanlara" Tarihin Hesap Soracağını" hatırlatmak istiyoruz.
Türkiye'nin birçok yerinde halk, kurulacak termik santraları protesto ediyor. 15.000 ton kül atığı için- akciğer kanseri olmamak için- üç başlı, üç kollu, altıparmaklı ucube insanların doğmaması için, Bartınlılar da yürüyecek. Anayasamızın 56. Maddesi " Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip"tir demekle, santrale karşı yürüme, protesto ve görüş bildirme hakkını veriyor.
Evet. Enerji Bakanlığı, Hema A.Ş.ye doymak bilmeyen kar hırsı nedeniyle, gözlerinden yaşlar akmaya başlayan Amasra'ya termik santral kurma izni verdi. İzine göre, Gömü -Tarlaağzı arasında olmak üzere; 660X4=2640 mw gücünde, günlük 32.000 ton kömürün yanacağı ve 15.000 ton külün çıkacağı ve sadece 1.200 kişinin çalışacağı santral kurulacak.
Proje bilgileri, Bartın Valiliğinde bulunan ÇED dosyasında yazılı. Projeyi incelerken belirtilen verileri asla abartı konusu yapmıyoruz. Sadece Hema tarafından yazılmış bilgilerin yanlışlığını ifade edip, doğru olan rakamları vermeye çalışıyoruz. Söz konusu çalışmayı yaparken de Hema yetkilileri gibi muhtarlara ve seçkin esnafa köfte, salata ve çorba ikramında bulunamıyoruz. Onlar gibi, ekonomik güç kullanabilme yeteneğimiz yok.
İşte Bakanlığın kabul ettiği ve Bartın Valiliğinin web sitesinde yer alan ÇED Başvuru Dosyasından çarpıcı bilgiler:
1) Santral 2640 mw. Gücünde olup, her biri 660 mw. olmak üzere toplam 4 üniteden meydana gelmektedir.
2) İlgili dosyada, santral inşaatı tamamlandığında; 800 kişi santralde + 400 kişi maden ve üç adet kireç ocağında olmak üzere 1.200 kişinin çalışacağı belirtilmektedir. Kurulacak olan bir elektrik santralıdır. Santralde vasıfsız bir kişinin çalışması imkânsızdır. Çalışacak olanlar Elektrik Mühendisi ve Elektrik Teknikeri olacağından, Bartın'da bu vasıflarda kaç kişinin var olduğunu sormak isteriz? Mecburen öteki yerlerden getirilecek. Hal bu iken, Sayın Akcan ve Sayın Tonguç'un açıklamalarını anlamak mümkün değil. Sayın Akcan ve Sayın Tonguç, lütfen işsiz insanların duygularını sömürmeyiniz. Gerçek ne ise ondan bahsediniz. Siz ve Hema 10.000 işçi falan almayacaksınız. ÇED dosyasında 1200 kişi yazıyor. Evet. 1200 işçi alacaksınız. Temas ettiğiniz işsiz insanlar işe falan giremeyecek. İşe giremediklerine mi üzülsünler, kül ve asitle dolduracağınız Amasra'ya, Bartın'a, Gömüye ve Tarlaağzı'na mı üzülsünler. Onların akıtacakları gözyaşlarında boğulmamak için, lütfen gerçekleri söyleyiniz. Bir de yukarıda "Allah" var. Onu da unutmayınız.
3) İsterseniz şimdi de şu yanacak olan kömür miktarına gelelim: CED dosyasına göre,1 günlük yakılacak kömür miktarı(5.800 Kcal) için; 932x24=23.368 ton olarak gösterilmiş. Bu bilgi çok yanlış. Bırakalım teknokratı- madenciyi. Dışarıda çalışan sosyal bakım işçisi bile söylenen bilgilere inanmaz. Niçin? Ancak lavvarlanmış kömür 5800 Kcal/kg içerir. Lavvarlanmamış kömürün değeri 4000 Kcal/kg'dır. Dolayısıyla bir günde yanacak kömürün miktarı minimum 32.000 tondur.
4) Bir de kül durumuna bakalım ama, külün içinden çıkmak imkânsız. Yukarda da değindiğimiz gibi, kömür lavvara girmeyeceğine göre, 4.000 Kcal/kg kömür kullanılacaktır. Böylece bir günde santralden 13.500 ton kül çıkacaktır. Ayrıca günlük 1500 ton kireç kullanılacağı için, bu da bir atıktır. Böylece toplam kül miktarı(kaba atıkla birlikte) 15.000 ton olmaktadır. 15.000 ton kaba atık, hatır için, 30 tonluk kamyonlara yüklense, günlük 500 kamyon külün taşınması gerekiyor. Bartın Çimento fabrikasına günlük olarak ne kadar kül kullanıldığını sorduk. Ne dediler biliyor musunuz? Enteresan bir cevap verdiler. Bir kamyon bile kullanmıyorlar. CED dosyasında ne deniyor. O zaman açıp bir okuyunuz. Sayın Zekayi Akçan Bey, "Bu santralın gelmesine ben ön ayak oldum" diyorsunuz. Modern diyorsunuz. Nerede bu santralı imal ettiriyorsunuz. Modeli 2009 mu? 2010 mu? Şu adresi söyleseniz de oraya kadar bir gidelim. Bir tane de biz sipariş verelim. Ahatlar Köyü'nün oraya kurarız. Külünü de hemen denize atıveririz. Belki Bartın'dan da bir müteşebbis daha çıkar. O da Çeştepe'ye kurar. Dediğinize göre gaz kaçırmıyormuş. Santralden çok anladığınıza göre, sizin evi de hemen otobüs garajının yakınına taşırız. Ne güzel olur. Ah Zekayi Bey ah. Hiç iyi yapmamışsınız santralı Amasra'ya getirmekle. Bize kül getirmişsiniz, kül. Biz de "helal olsun" falan demeyeceğiz. Ne deneceğini, çarpık doğacak çocuklara, kanserden inim inim inleyenlere, öksüreceklere ve can çekişeceklere bırakıyoruz. Tek bir şey söylüyoruz." Amasra'yı iyi pazarlamışsınız, Helal olsun size(!) Küllerin nereye gönderileceğine gelince; yeraltında kömür alındıktan sonra, kalan boşluklara, göçertmeden önce küller yerleştirilecekmiş. Sonra göçertme olacakmış. İşte bu Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya benziyor. Çünkü Amasra ve Bartın madenciyle dolu. Madencilerin hiç biri bu yönteme inanmıyor. Çok garip ama buraya yazmak zorunda kaldık. Şöyle bir deneyin yapılması tavsiye ediliyor: Bir paket sana yağı, ya da tereyağı alınsın. Bir elin ortasına yerleştirilsin. Diğer elle hızlı şekilde sana yağı üzerine vurulursa ne kadar yağ avuç içinde kalır? Kül de aynı. Çökertilen kısımdan kabaran küller yolları kapatmayacak mı? Üretim için kabaran külden o ayağa ne kadar zaman sonra ulaşılabilecek? Ya da alttaki kül hangi tabakayı tutacak? Her şeyden önce tabaka için katı madde gerekmez mi? Velhasıl kül hikâyesi bu haliyle hiç inandırıcı değil.
5) Şimdi de Amasra'dan çıkarılacak kömür miktarına bakalım. Üretim zorlamasıyla bir işçinin bir günde 3 ton kömür çıkarabileceğin farz edelim. Sürekli olur mu? Her gün biftek, salata, bal yemesi lazım. Bir de vitamin haplarıyla takviye gerekir. Durum bu iken, herkes madende üretim zorlamasıyla çalışsa günde 1.200 ton kömür çıkar. Bunu bir tarafa koyalım. Elde 400 kişi var. 400'ü madende çalışsa, kireç ocağında kim çalışacak? Yok, eğer hepsi taş ocağında çalışsa madende kim çalışacak. Lazım olan kömür miktarı 32.000 ton. Velhasıl 400 kişiyi tertip etmek güç. Projeye açıkça yazılmamış. Yok, eğer uzun ayak mekanize sistemine güveniliyorsa o zaman diyeceklerimiz bitmiyor. İddia ediyoruz. Amasra ve Zonguldak'ta uzun ayak çalışacak kömür damarı ne yazık ki yoktur. O takdirde biraz nostalji yapalım. Hani sizin bir kömür çıkarma taahhüdünüz vardı. Bunun için, Hema yetkilileri ile TTK yetkilileri "Rödövans Sözleşmesi" yapmışlardı. Değil mi? Sözleşmeye göre, ilk üç yıl için 500 bin ton, 4-6. Yıllar için 2,5 milyon ton, 7-8. Yıllar için 3 milyon ton vs. Şimdi soralım(!) Nerede bu kömürler? Neden kamuoyu aldatıldı? Bugün de 10.000 kişi alacağız diyorsunuz. CED dosyasında 1.200 kişi yazılı. Bu iş geçmişteki kömür çıkarma işine benzemesin. Sayın Tonguç, dilde kemik yok. Her tarafa dönüyor. bundan sonra her söyleyeceğiniz için yemin etmenizi rica edeceğiz. Tamam mı? Tekrar kömür konusuna dönelim. Hani ilk üç yıl için 500 bin ton kömür diyordunuz ya. Nerede bu kömürler? Bu soruya kem küm haricinde cevap verilemeyeceğine göre, cevabı da bizden olsun. Biz kunta kinteyiz ya. Biz bir şeyden anlamayız değil mi? Anladık niyetinizi, anladık. Uzun ayak falan hikâye. İthal kömür getirilecek. Evet, evet, kömür ithal olacak(!). Sayın Tonguç, Sayın Akcan, kömürü çıkartmak için 10.000 kişi alacaktınız değil mi? Köylerde toplantı yapıp isim yazıyorsunuz. Hadi bir de yemin ediniz bakalım(!). Allah aşkına bir yemin ediniz. En kısa zamanda gazete ve internet haberlerinizi bekliyoruz. Başka türlü inanamıyoruz. Kusura bakmayınız. Çünkü külden, kanserden, astımdan, çarpık doğumlardan kurtulmak için, bu şehri terk edeceğiz. Malı mülkü, ucuz pahalı satıp gideceğiz buralardan. Ondan dolayı yeminle başlayın diyoruz. Herhalde anlaşılmıştır.
6) Söz kömürden açılmışken devam edelim. ÇED Başvuru dosyasında bir liman yapılacağından bahsediliyor. Çok güzel. Bu limana kaç tonluk gemi gelecek? 60.000 ila170.000 DWT(Bu ağırlık ölçüsü, bir geminin taşıyabileceği toplam ağırlığı gösterir) arasındaki ağırlıkta deniz araçları gelecek. Bu araçlara kömür yüklenecek. Güya Tarlaağzın'da kömür fazla ise Kandilli'ye, Kandillideki fazlalık ise Tarlaağzı'na getirilecek. Yani değiş tokuş olacak. Yukarıda kabataslak bir hesap yapmıştık. O hesaba göre Tarlaağzı'nda kömür fazlalığı iki dünya bir araya gelse mümkün görünmüyor. Kandilli'de çıkar mı? Bilemiyoruz. Ama Hema oraya da bir santral kuracak. Kandilli'deki kömürleri Amasra'ya getirirse orada ot mu yakacak(Hema orada ot yakmayacak, çünkü Ereğli Belediye Başkanı Sayın Posbıyık bu santralı buraya kurdurmayız diye kaç kere Ankara'ya gitti) Galiba konunun ÇED toplantısında ince ince görüşülmesi gerekiyor.
7) Kireç ocağı ÇED başvuru dosyasındaki haritada, Tarlaağzı'nın hemen 200 metre kenarında gösterilmektedir. Günde 1500 tonluk kireç elde edilecek taşın çıkarılması gerekmektedir. Atılacak dinamit miktarı düşünülebiliyor mu? Bu durumda, Tarlaağzı, Gömü ve Amasra'da yaşayanların kulaklık takması gerekmeyecek mi? Kireç konusunda bir husus var ki, çok dikkat çekiyor. Kireç nasıl elde edilir? Kireç için öncelikle taş bulunması gerekir. Bu tamam. Taş almak için üst dokunun, yani orman ve toprak dokusunun yok edilmesi gerekir. Tamam. Sonra? İzah etsek çok satır tüketeceğiz. Ama kırılan taşların bir kireç fabrikasında kireç haline dönüştürülmesi gerekiyor. Bunların paketlenmesi gerekiyor. Termik santralın bacasında ve lüzum ederse öteki kısımlarda böyle bu kireç kullanılır. Amma velâkin, ÇED başvuru dosyasında kireç fabrikalarının yeri de gösterilmemiş. Sadece taş ocaklarının yeri gösterilmiş. O taşlar, santrale kadar getirilip, bize kireç olarak söylenmiş. Fabrika falan yok. Bu fabrika öyle küçük falan olamaz. Düşününüz. Bartın Kireç fabrikası günde 500 ton kireç üretebiliyor. Oysa termik santralde günde 1.500 ton kireç kullanılmayacak mı? Hakikaten ne olmuş kireç fabrikasına? Yoksa fabrika kurulmayıp, kireç de mi başka yerden getirilecek? Öyle olursa üç tane kireç ocağında çalışma diye bir kavram yok demektir. Bu takdirde madende 400 kişi mi çalışacak, yoksa kireç ocağına işçi alınmayacak mı? Hesapları karıştırdık işte. Bu ÇED dosyasını incelemek hakikaten zor. Bilgi ancak cımbızla bulunuyor. Ama işsizlerin üzerinden ne yazık ki ince bir oyun oynanıyor. İşte gördünüz. Koskoca kireç fabrikası unutulmuş. Ne dersiniz Tonguç Bey? ÇED dosyasına bir bakar mısınız? Kaç kişi alacaksınız. Şu 10.000 lafını lütfen telaffuz etmeyiniz. 49 yıllık bir kireç üretimini şöyle bir hayal ediniz. Taş elde etmek için Tarlaağzından Boğaza kadar olan mesafe gitti demektir. Ne ekoloji, ne flora fauna, ne katır izi, ne de bir canlı. Bu sahalara bir de üniversite öneriliyordu. Büyüklerimiz bilmez mi kötülük gelecek yeri? Üniversite yapımı için iyi ki karar vermemişler. Şimdi ne yapardık? Vah başımıza gelenler(!) diyecektik.
8) Baca gazı desülfürizasyon(Baca gazı arıtma) sisteminde verimin %93 olduğu söyleniyor Tamam, güzel ve hoş. Geriye kalan %7 atmosfere gidecek. Peki, 32.000 ton kömür yandığında bunun yapacağı tahribat nasıl açıklanacak? Hani santral son teknoloji olacaktı. Hani bacasının dibinde, kardelen, gül, papatya v.s. gibi çiçeklerle domates ve marul yetiştirilecekti. Eğer santral bir yerlerde imal ediliyorsa oraya kadar gidip, imalatın ne aşamada olduğunu görmek istiyoruz. Ne dersiniz Akcan Bey? Ne dersiniz Hattat Beyler?
9) Atık çamurlar da yeraltı galerilerine yerleştirilecekmiş. Allah aşkına bu yeraltı galerileri 15.000.000 ton külü mü alacak, yoksa arıtma çamurlarını mı alacak? Akıl erdirmek mümkün değil. Geçelim onları.
10) Biliyoruz ki, kömür yanacak kazan termik santrallerin ana aparatıdır. Santralde Pülverize kazan kullanılacağı ifade edilmiş. Pülverize kazanlar 1940'lı yılların teknolojidir. Amasra santralının son model akışkan yataklı olacağı söylenirken, tıpkı kazanı gibi, 1940'lı yıllara ait bir santral kurulmasın? Bir soru daha var. Bu santral Almanya'dan mı sökülüp getirilecek? Yoksa TÜRKÎ DEVLETLERDEN BİRİNDEN Mİ sökülüp getirilecek? Yoksa 2009 ya da 2010 model olarak mı imal ettiriliyor? Çok merak ediyoruz(!) Sayın Akcan Bey, Sayın Tonguç bey, Sayın Hattat bey, ne olursa olsun bu santralı bir görmek istiyoruz. Yanlış anlaşılmasın. Sökülüp getirilecekse, sökülmeden ki halini, imal ediliyorsa, imal yerini? Bizi anlayışla karşılayınız. Bu ilde 180.000 bin kişi yaşıyor. Bu anlamda yeni olması, eski model olması herkesi ilgilendiriyor. İlk demeçlerinizde şu yıllarda şu kadar kömür çıkaracağız dediniz, çıkarmadınız. Kül miktarını doğru yazmamışsınız. Külleri bertaraf usulleriniz inandırıcı değil. Kireç durumu öyle. Çalıştıracağınız kişi sayısı 1200. Ama köylerde 10.000 kişi alacağız diyorsunuz. 32.000 ton kömür yanacak. Uzun ayak diyorsunuz. Ocaklar ona müsait değil. Kısa süre öncesine kadar, Akışkan yataklı kazan dediniz. Olmadı, pülverize döndünüz. Bu durum karşısında inanamıyoruz. Peki, siz burada yaşasaydınız, bunları öğrenmek istemez miydiniz?
11) Santrallerin kömür stokunda, 30 günlük kömür varlığının bulunması bir olmazsa olmazdır. TTK kömür stok sahasının kapasitesi 25 bin ton olduğuna göre, 960.000ton kömürün stoklanması için TTK kömür sahasının 38,4 katı büyüklüğünde bir alana ihtiyaç vardır. Kömür stoklanırken bir gerçek hiç unutulmamalıdır. Alttan yanma tehlikesi olduğundan dolayı kömürü 3 metreden fazla kalınlıkta stoklayamazsınız. Hal bu iken Hema A.Ş. Gömüde böyle bir sahayı nerede bulacak? Dolayısıyla, Cav Cav mahallesinden Tarlaağzı'na kadar olan sahanın kömür stoklama sahası olarak kullanımı gerekmektedir. Bunun için Gömü Köyü'nün santral yapılıncaya kadar Hema Şirketinin mülkiyetine geçmesi şart. Projede bu durum da belirtilmemiştir. Yoksa başlangıçta TTK'nın yerini mi kullanacaksınız. TTK'YI HALLETTİNİZ Mİ? Lütfen açıklama yapınız ki, kamuoyu tatmin olsun. ÇED dosyasında bir şey yok. Bu konu bizim için şöyle önemli. 5.800 Kcal/kg ömürden bahsediyorsunuz. Yani lavvarlanmış kömürden. Bu da kömürü lavvara sokabileceğiniz anlamına gelir. Geçmişte böyle bir şey vardı. TTK size ait mi? Değil mi? Bu konuda da mümkünse açıklama bekliyoruz.
12) ÇED dosyasının 65. Sayfasında baca gazlarının ne kadar zararlı olduğu Hema A.Ş. tarafından da kabul edilmektedir. Zaten ne kullanılırsa kullanılsın, desülfürizasyon bölümünde gazların %7 oranında tutulamayacağı söylenmişti. Bu açıkça belliyken daha neyin CED'i görüşülecek Allah aşkına. Sığınılan tek nokta var. Bizim santral iyi. Nereden bilelim iyi santralınızın olduğunu?
13) Amasra termik santralında, bir yılda(295x32.000) 9.440.000 ton kömür yakılmakla 1450 metrik ton cıva açığa çıkacağından, bu cıvalar, kürenin merkezine giderken yeraltı sularına hiç karışmayacak mı?( Açıklama:1 metrik ton=1000 ton demektir)
14) CED dosyasını incelemeye burada son vermek istiyoruz. Çünkü diğer konularda da çok çelişki var.
15) Sayın HATTAT BEY, on beşinci maddeyi de size ayırdık. Şu ana kadar çelişkili demeçler verildi. Sayın Akcan ve Sayın Tonguç kamuoyunun hassasiyetini bilemediler. ÇED dosyasına uymayan demeçler verip, kamuoyunda gülünç duruma düştüler. Mecburen size hitap etmek zorunda kaldık.
Bilirsiniz, bir işte gözyaşı varsa, bir işte ah varsa, ondan kazanılacak paradan hayır gelmez. Göreceksiniz size de gelmeyecek. Siz bu santralı kurduğunuzda Amasra'da yaşanmayıp, göç edilecek, Gömü ve Tarlaağzı diye de bir yer olmayacak. Bartın şehir merkezi de öyle.
Biz sizi fiziken değil, ancak basından tanıyoruz. Bir de helikopteriniz buralarda uçarken, içinde "Hattat Bey var" diyorlar. Yatınızla geldiğinizde "Hattat bey gelmiş, limana demirlemiş" diyorlar.
Yine biz sizi, Türk sanayine hizmet veren bir büyüğümüz olarak tanıyoruz. Bundan onur duyuyoruz. Eğer kömür çıkaracaksanız, başımızın üzerinde yeriniz var. Hatta Amasra Belediye Başkanımız, heykelinizin dikilebileceğinden bahsediyor. İşte sizin için en büyük gurur kaynağı da bu olmalı.
Ancak, termik santral kuracaksanız, bunu istemiyoruz ve size santralı kurdurtmayacağız. Yukarıda ÇED dosyasından bilgiler sunduk. Tarafınızdan yazdırılan bilgiler hiç inandırıcı değil. Ya ÇED dosyasına iyi niyetiniz yansıtılmamış. Ya da gerçekler orada yazıldığı gibi. Çok soru işareti oluştu. Bir de şunu söyleyelim. Amasra'da, Bartın'da, Gömü'de, Tarlaağzı'nda bizler yaşıyoruz. Burası bizim evimiz. Siz bize diyorsunuz ki, kalkın gidin buradan. Bize yaşama hakkı vermiyorsunuz. Bu sefer plağı tersten koyalım. Biz Çerkezköye gelsek, sizin fabrikanın bahçesine böyle bir şey yapmaya kalksak ne yapmazsınız? Plak nasıl çalar?
Eğer diretirseniz, peşimizde 10.00'ni Amasra'dan, 80.000 kişi Bartın ve köylerinden olmak üzere yığınlar var. Bu rakam 100.000 bine çıkacaktır. Gerekirse bu kalabalık Ankara'ya kadar gider. Belki duymuşsunuzdur. 1991'de 70.000 Zonguldak maden işçisi, Bartınlı meslektaşları ile birlikte yürüdü. Daha iki binlere yakın tarihte Bartın'daki yüzergezer santralı 20.000 kişi protesto etti. Yatırımcı kuruluş apar topar Bartın'dan kaçtı. İstenilen tecrübe ise evvelallah bu Bartın'da var. Başta Sayın YILMAZ TUNÇ ve Sayın RIZA YALÇINKAYA milletvekillerimiz olmak üzere AKP'li CHP'li ve MHP'li Milletvekillerimiz bizimle birlikte olacaklar. Buna rağmen ÇED'i geçirirseniz, hukuki mücadelemizi de sürdüreceğiz. Önce iç hukuk, sonra dış hukuk. Yine olmazsa, sizin o santralın yerine kendimizi zincirle bağlayıp, temel attırmayacağız. Canınız dayanabilirse, Jandarmadan cop da yiyeceğiz. Yine yüreğiniz dayanırsa, diğer demokratik eylemlerimize devam edeceğiz.
Buna rağmen kararlıysanız; yayılan radyasyondan kanser olmuş veya gözü önde ağzı arkada, akciğer veremiyle uğraşan ve can çekişen insanları görmeye yüreğiniz el veriyorsa, o zaman devam ediniz.
TEKRAR EDİYORUZ
CED dosyasının incelenmesinden Amasra ve Bartınlıların ne yazık ki, Afrikalı Kunta Kinte veya üçüncü dünya insanının yerine konulduğu anlaşılmıştır. Buna karşın Hema yetkilileri, köyleri gezip 20 günde 40 toplantı yaparak 30 yaşın altındakilere, "sizi işe alacağız" diye isim yazıp kandırmaktadır.
-Bu durum karşısında bizler, çevreye ve yaşamsal sorunlara duyarlı tüm insanların yanımızda olduğunu bilerek, ortak adımlar atmak üzere uzun ve trajik bir yola çıktık.
-Amasra santralı bir ölüm canavarıdır. Çünkü çevreye ve insana zarar vermeyen bir termik santral projesine, Türkiye'de ve dünyada daha rastlanılmamıştır. Almanya'dan örnek veriliyorsa, oradaki santrallar 100-150 MG gücündedir. Amasra'daki ise 2640 MW gücünde olacaktır.
-Kimse ümit etmesin. Hema A.Ş. Amasra Termik santralı için kömür üretimi yapmayacaktır. Bu durum, ÇED başvuru dosyasının dikkatle okunmasından anlaşılmaktadır. Santral ithal kömürle çalışacaktır. Buna rağmen işsiz gençler aldatılmaktadır.
-Bir defa daha haykırıyoruz. Hema A.Ş. gencecik işsiz insanları "sizleri işe alacağız"demekle lâfebeliği yapmaktadır. İşçi alınmayacağı kendileri tarafından hazırlanan ÇED dosyasından bellidir.
-Hema A.Ş. 15.000 ton külü kömür galerilerine yerleştirmeyip, denize boşaltacaktır. Neticede Küçük Liman diye bir yer kalmayacaktır. Doğuda Bozköyaltı Çakraz, Göçkün, Çambu, Tekke Önü, Kurucaşile, Gideros ve Cide; batıda İnkumu, Güzelcehisar, Mogada, Kızılkum plajlarının azami on yıl içinde yerlerinde yeller esecektir. Santralın etkileri Ulus, Arıt ve Kurucaşile'de de hissedilecektir.
-Bartın kültürel ve doğal varlık açısından zengindir. Şu anda turizm gelirleri birinci sıradadır. Küre Dağları Milli Parkında 40 çeşit hayvan, 39 çeşit kuş türü vardır. Arkeolojik kalıntılar mevcuttur. Diğer kaynaklar da değerlendirilirse, 27 çeşit turizm yapmak mümkündür. Bartın ahşap evleri balkonlu oluş ve art noveau ve barok santları yönüyle Anadolu'da tektir. Yöre endemik bitki açısından zengindir. Tarihi eseler mevcuttur. Kuşkayası Yol Anıtı dünyada tektir. Amasra'daki Hisar Peçe Su Galerisi, Kudüs'teki Ağlama Duvarının altından geçen galeriden sonra, dünyada ikincil bir öneme sahiptir. Ayrıca, klasik bir Roma şehri ki, toprağın altında Akrapol, Nekrepol, Stao, Yerel Meclis Sarayı, saraya giden şeref yolu, tonozlu yeraltı galerileri gibi bölümler arkeolojik kazıları beklemektedir.
Bunun yanında, Amastris döneminde yapılmış kamu binaları, dünyanın sekizinci harikası sayılan Babilin Asma Bahçelerinde kullanılan taraça sistemi örnek alınarak, oluşturulan taraçaların üzerine yapılmıştır. Çok önemlidir.
Amasra ve yöresinde birçok batık vardır. Ayrıca inziva mağaraları vardır. Etrafta çok miktarda doğal mağara vardır. Çeştepe ve Orüs höyükleri Bartın'la iç içedir. Buna paralel olarak, ne tesadüftür ki, termik santralın kurulacağı yere yakın bir vaziyette Amastris dönemine ait Amfora fırınları vardır. Hemen yüzeye yakın olup, kurtarma kazısı beklemektedir Çok yakın vaziyette hamam kalıntıları da bulunmaktadır..
Amasra'da şimdiye kadar turizm alanın da sadece bir trilyonluk yatırım gerçekleştirilmiştir. Bu bir trilyonla sadece müze ve kale restorasyonu yapılmıştır. Kuşkayasındaki merdiven inşa edilmiştir. Turizme dönük başka hiçbir şey yapılmamıştır. En büyük sebep, sözde enerji üssü yapılmak istenmesidir. Devlet Planlama Teşkilatının bu konudaki tavrını anlamak mümkün değildir. Turizm bir argümansa, onun yerine onu yok edecek kirletici bir sektör konamaz. Buna rağmen hâkim ekonomi turizm ekonomisidir. Bartın'a ve Amasra ya yılda 200.000 bin kişi gelmektedir. Bu bir resmi rapordur. Termik santral kurulmakla bu değerlerin hepsi yok olacaktır
-Santral kurulursa, bir kere bölge tarımı ortadan kalkacaktır. Bartın'da ürün bazında fındık, çilek, kestane yetişirken, bunun yanında arıcılık da bir potansiyel teşkil etmektedir.. Zonguldak'ı besleyen sebze de Bartın'dan gitmektedir. Bunun yanında, Amasra ve civarı balık üreme alanlarıdır. Bu değerler daha da artırılabilir.
-ÇED'i incelerken saydığımız taş ocaklarından, çalışan makinelerden, kırma ve öğütme yerlerinden, dinamit atımından gelecek gürültü ile kül, cıva, çamur ve yer altı sularındaki kirlilik gibi istenmeyen durumlar, yöreyi bir başka şekilde yaşanmaz kılacaktır.
- Amasra'da hâkim rüzgâr kuzey güney yönündedir. Arada bir lodos eser. Kuzey rüzgârları havadaki gaz ve asitleri taşıyarak Bartın halkının soluklarını kesecektir Amasra için bir şey söylemeye gerek yok(ilerleyen yıllarda, Gömü ve Tarlaağzıyla birlikte haritadan silinecektir.).
- Çatalağzı termik santralındaki küllerin bazen Amasra sahillerine kadar ulaştığını gözlerimizle görürüz. Bunlar siyahımsı renkte kaymak gibi kir tabakadır. Santralın kurulması ile birlikte denizin Boğaz, İnkumu, Güzelcehisar, Mogada, Büyükkızılkum, Amasra, Çakraz ve Göçgün, Kurucaşile, Gideros ve Cide bölümlerinde kül dağları oluşacak ve bu alan içinde hiçbir canlı yaşamayacaktır. Ayrıca Ukrayna'dan Hopa'ya kadar olan mesafede de plaj diye bir şey kalmayacaktır.
- Hema A.Ş. atık çamurları da denize verecektir. Bartın Boğazı'ndan Kurucaşile'ye kadar olan deniz yüzeyi, Bartın'daki Kanlı Irmak gibi kızıl olacaktır.
- Stoklama ve karıştırma aşamalarında kömür tozlarının Bartın ve Amasra'ya vereceği zararlar önlenemeyecektir. Ne yazık ki Gömü ve Tarlaağzı diye bir yer kalmayacaktır.
- Santralde saatte 1.333(küsüratı da var, yazmadık) ton kömürün yanacak olması sırasında havaya karışacak olan, zehirleyici gaz, kimyasal maddeler ve atıkların insan, canlı, tarımsal alanlar ve ürünlere yapacağı etkileri düşünmek bile istemiyoruz. Başta arcılık ölecek, fındıktan eser kalmayacaktır.
-Havadaki nitrik ve sülfirik asitler, tarihi eserlerdeki kalkerli taşları deforme ederek, kimyasal yapılarının bozulmasına neden olacaktır. Kültür turizmi de(aslında turizm diye bir şey kalmıyor) yoklar arasına girecektir.
- Gömü ve Tarlaağzı'nın topoğrafik ve jeolojik durumu termik santral yapımına hiç uygun değildir. Gömü ve Tarlaağzı birinci derecede deprem bölgesidir.
- Termik santralarının, işletim teknolojileri gereği kullanılacak olan soğutma suları, deniz suyu kullanılarak sağlanacak ve daha sonra bu sular tekrar denize verilecektir. Bu işlem sonucunda deniz suyunun birkaç derece ısınması oksijeni azaltacağından mevcut ekolojik dengeyi de bozacaktır.
- Amasra'da çoğu kez boş dükkan bulunamazken, günümüz itibarıyla kiralık yerler çoğalarak, esnaf panik durumuna getirilmiştir. Bunun yanında bazı yatırımcılar santral yüzünden çekip gitmiştir.
- Eğer santral kurulursa, Amasra'da, (Gömü'de ve Tarlaağzı'ı söylemeye gerek yok, haritan silinecek) ve Bartın'da binalar, apartman daireleri, dükkânlar ve ne varsa beş kuruş bile etmeyecektir. Kat karşılığı inşaat anlaşması yapan bir çok müteahhit, anlaşmalarını iptal etmişlerdir.
- Tarlaağzın'dan, Gömü'den ve Amasra'dan insanlar beş parasız bir vaziyette göç edeceklerinden(çünkü mülkleri para etmeyecektir), derme çatma çadırlarda yaşamak zorunda kalıp, acınacak duruma geleceklerdir. İşte durum bu kadar vahimdir.
- Kyoto protokolünde, her ülkenin 2012 ve 2016 devrelerinde atmosfere bırakacağı emisyonlar belirlenmiştir. Yani 2012'den itibaren 1990 yılındaki rakamlar baz alınacaktır. Bilindiği gibi, Türkiye de bu protokolü imzalamıştır. Ülkeler 2012 yılından itibaren, 1990 yılına ait emisyonların üzerine çıktıkları takdirde; 50-100 milyar gibi paralar ödemeye maruz bırakılacaktır. Anılan dönemler arasında ya Türkiye dışarıya ceza ödeyecek, ya da bazı santralleri kapatıp, 49 yıl boyunca, her yıl için saptanan miktarı, santral sahiplerine ödeyecektir. Acaba Hema böyle bir paranın peşinde midir? Bu kadar hırsın altında insan, mecburen bir şeyler aramak zorunda kalıyor.
Termik santral eleştirimizden sonra, enerji konusundaki naçizane görüşümüzü de belirtmek isteriz. İşe önce bir soru sorarak başlıyalım: Enerji nasıl çözümlenmeli? Cevap şöyle: Termik santrallere cüretkâr davranan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu(EPDK), 156 milyar Türk Lirası değerinde rüzgâr santralleri yapmak isteyen binlerce yatırımcının lisans taleplerine iki yıldır cevap vermemektedir. Bu rüzgar santralleri toplam 78 bin Megavatlık güçleri ile şu anki elektrik üretiminin iki katına yakın santral müracaatlarıdır. 78 bin megawat gücü, 2640'a bölersek Amasra da dâhil 29 santralın kurulmasına gerek olmayacağı sonucuna varılır. Evet, lütfen sonuca bir irdeliyelim. Yazımızın başında Türkiye'nin muhtelif illerinde 46 santralın kurulmak istendiğini belirtmiştik, değil mi? Neden termik santrallerin içine itiliyoruz? Bu termikteki keramet nedir? Doğrusu çok merak ediyoruz(!)
- Evet, Bartın'la ilgili enerji konusundaki görüşümüz de şöyledir: Amasra'da, Bartın'da, Gömü'de illaki elektrik üretilecekse güneş ve rüzgâr gibi zengin, yenilenebilir kaynaklar kullanılmalıdır. Dolayısıyla Hema'da bunların içinde yerini almalıdır.
Öyleyse termik santral konusundaki görüşlerimize tekrar dönelim.
AMASRA'DA KURULMAK İSTENİLEN SANTRALIN HİÇ BİR TUTARLI YÖNÜ YOKTUR. SADECE CANLILAR İÇİN ZEHİR ÜRETECEKTİR.
BİLİNSİN Kİ ZEHİRLENMEK İSTEMİYORUZ.
ATALARIMIZ BİNLERCE YILDAN BERİ BU TOPRAKLARDA YAŞADI VE BİZLERE AMASRA'YI VE BARTIN'I EMANET ETTİLER. ŞİMDİ İSE ELİMİZDEN ALMAK İSTENİYOR. VERMEYECEĞİZ. ÇÜNKÜ MEZARLARIMIZ BURADADIR.
BİLSİNLER Kİ, HERKES GİBİ BİZLERİN DE ANAYASADAN DOĞAN YAŞAMA HAKKI VARDIR. BİR KAÇ KİŞİNİN PARA KAZANMAK İSTEMESİ, BİZİ HİÇ İLGİLENDİRMİYOR.
BİLSİNLER Kİ, KANIMIZIN SON DAMLASINA KADAR BİZLERİ BURADAN KOPARAMAYACAKLAR.
TERMİK SANTRAL İSTEMİYORUZ.
TAŞKÖMÜRÜNE BİNLERCE KEZ EVET.
KAMUOYUNA ARZ EDERİZ.
HASAN BALCI AKP AMASRA İLÇE BAŞKANI
NEBAHAT TAN CHP AMASRA İLÇE BAŞKANI
ERDEM YALÇIN MHP AMASRA İLÇE BAŞKANI
|